16 Temmuz 2015 Perşembe

If you never try, you will never know !

Denemeden bilemezsin “en azından denedim” demenin gururunu. Ve asla tamamen sevemezsin, bir kez kalpten sevilmeden. Yaralar, geçersin. Ama asla yaralanmadan da kalamazsın.
Kalp tamir etmeyi beceremezsin belki. Çünkü daha önce kalbini kıranlar bunu öğretmemişlerdir sana. Yalnızca kırmayı bellemişsindir yüreğinde. Sonrası ise apaçık… Kırıp geçmek, geçip gitmek…  Affetmenin büyüklüğünü görememiştir o badem gözlerin. Daha önce hiç affedilmemişsindir büyükçe. Hırpalanmış, bir kenara atılmışsındır. Kaldırıp sarılmamıştır kimse sana. Kaldırılıp yakana yapışılmıştır. Bir ses kulaklarına dünyanın en güzel sesi olarak gelmemiştir hiç. Yahut her şarkı sana tek bir insanı anımsatmamıştır. Soğuk olduğunu yanlışlıkla değerek fark ettiğin ellerini hiç ısıtmamışsındır. Oysa o eller, ısınmak için senin ellerini bekliyordur. Bir kitabın yalnızca ikiniz için yazıldığına inanmak gibi bir çılgınlığı hiç yaşamamışsındır. Bir kâğıt parçasını ağzından çıkaramadığın kelimelerle doldurmamışsındır sevdiğin için. Son sözcüklerin hiç yer bulamamıştır son satırlarında mektubunun. Pek hoşnut olmadığın el yazını sırf mektubun güzel görünsün diye düzeltmeye çalışmamışsındır. İçinden geldiği an, tam da o an sokağın orta yerinde durup hiçbir şey düşünmeden ona sarılmamışsındır. Durmayıp göğe bakmamışsınızdır. Arka koltuğunda oturduğun o otobüsten hiç inmemişsindir. Son durağa gelmiş ve fark etmemişsindir. Şoför amcanın “oğlum, burası son durak” sesiyle irkilip adımını pişmanlığa doğru atmışsındır.


08.07.2015

04.31

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder