13 Temmuz 2015 Pazartesi

İçimizde Kalanlar

Yine ctrl a + delete ile sıkıştırılmış bir yazı. Yine ben olamamışım karşınızda ben. Yinelere sığınarak yine.



Sıkılmadık mı hepimiz? Kendimize çizdiğimiz sınırlardan, biçtiğimiz kaftanlardan, arkasına sığındığımız tebessümlerimizden… Ne var yani, ne var hissettiğimizi yaşayıversek, söyleyiversek...!

Küçükken “iyi ki insanlar ne düşündüğümüzü göremiyor” diye düşünür dururdum. Büyüdükçe gördüm ki ne düşündüğümüz görünseydi ben daha kârlı çıkarmışım. Çünkü bazı şeyleri söylemesi, zihnimizden geçtiği yalınlığıyla ifade etmesi öyle zormuş ki! İçimizde kalıyor işte hep böyle. Büyümüyor sonra içimizdeki çocuk. Ve biz şairler ölüyoruz, derdimizi anlatamadığımız her mısrada. Cümlelerimiz bundandır hep devrik. Toparlayamadık dünyayı, cümleleri toparlayamıyoruz. Duygularımız karman çorman. Çok yara almışız, almaya devam ediyoruz. İçimizde kalıyor işte hep böyle: yarım. Dedim ya, ölüyoruz adım adım. Yeter bunca kanadığım.
Neyse ki biz tek kelime etmeden her halimizi anlayan dostlarımız var. Şükür.

Belki de tanrıya muhtaç kalmamız içindi böyle anlaşılmaz yaratılışımız. Belki de ona sığınmamız içindi bizi en çok anlayanın O olması, bizden de ziyade. Belki bu da bir işaretti de biz yine kördük kendi telaşlarımızla. Belki bu da bir şiirdi okumamız gereken de biz Saba’yla meşgul idik. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder