31 Temmuz 2015 Cuma

Ben Bir Temmuz Gömdüm Baba

Bu olmayan bir temmuzun yazısı,mektubu,kederi ne dersen işte adını sen koy.Yazmamak için çok uğraştım ben bunları,yazmasaydım çıldıracaktım,daha da kırılacaktım,tükürürüm suratına bu kağıdın dedim oturdum yazdım sonra sen bilmezsin tabi göremedin bu dönemleri pek teknolojik şeylere geçirdim içime yazdıklarımı baba.
Sen çoğu şeyi göremedin baba,şimdiki beni göremedin mesela…
Sen yokken neler yaptım merak ettin mi hiç?Nasıl büyüdüm,nasıl debelendim,nasıl yaralandım,nasıl kanadım hiç düşündün mü?Sen yokken mesela ben reşit oldum artık memleket beni kabul ediyor.İşte ortaokul bitti,lise bitti,üniversite başladı.İnanır mısın kazandım ben inanamadım gerçi sen inanırdın.Edebiyat okuyoruz bilirsin kafam hiç basmadı şu bize dayattıkları matematik denen şeye ya da sayısal şeyler diyelim de genellemiş olayım sana.Sen yokken işte insanlar beni yaraladı hani yokluğun ile eşdeğer yaralanmalardı inanır mısın ben yıkılırken o dönemlerde elini çok istedim ensemde.Hani şaplağı geçirip kim onlar lan ayağa kalk demeni istedim sarılmanı falan değil.Babam var benim demeyi istedim mesela.Gerçi varken de çok yoktun sen ama bu yokluğun başka koyuyordu o dönemlerde be ceylan.Bütün yokluğuna rağmen sen yokken sana dönmeye başladım iyice insanlara aynı bakıyoruz seninle.Gülersin şimdi ama hala tombulum ben tombikim yani şu hep imrendiğim elin çocukları gibi şişe gibi olamadım Allah affetsin boyumuzda iyice attı her metroya bindiğimde aklıma geliyor senin gibi üstteki o saçma soğuk demirleri tutma çabalarım şimdi deseler demire sökerim o denli.Sen yokken çok şey değişti be baba.Farklı şarkılar,farklı insanlar,farklı günler tanır oldum.Kendimi tanımaz oldum bazen de.Büyümek dedikleri bu demek ki baba.
Çevreyi de değiştirdi tükürdüklerim.Senin dibine oturduğun köşk pastanesindeki ağaç dibine yatmış çocuk tablosu gitti,sakarya caddesi desen hani hep buluşup gezdiğimiz ha işte onu belediye elledi,bana da tükürsünler artık meyveli pastayı sevmiyorum ve şeftali suyunu yeni tatlara geçtim çiiszzkeeyk ile vişne suyu gibi mesela sonra artık kendimi baharata gömer oldum falan sana öküz gibi yiyiyorsun derdim ya hani kebabı yerken ben de öyleyim gül bunlara be baba ben gülemiyorum sen gül.
Sen yokken sen delirirsin ama elin zaliminin oğlanlarına aşık oldum onlara şiirler falan yazdım hani sana bile iteleye kakalaya yazdım da onlara mürekkepleri ağlattım.Gel yine oğlanları da döv beni de döv bağırırsın sonra anneme bu düştü yine diye de buna da haykırarak gülerim o zaman.Gülerim gerçekten gülerim.Zaten her can yangıma rağmen gülmüyor muyum sanıyorsun?Çok mu ayaktayım sanıyorsun?Değilim hem de hiç değilim…
İçim çürüdü yemin ederim şu gri günlerden ne siyahım ne beyaz griyim ben.Soluk böyle hani iğrenç bi’ gri vardır ya ha işte ondan zaten gri iğrençtir de çaktırma sen ben mübalağa ettim güzel de ettim.Sen gittikten sonra yaş ilerleyince tabi hayata karşı ironik duruşumu daha da geliştirdim tabi.Bunları görmeni ister miydim?İsterdim tabi ulen ne güzel olurdu şimdi seninle dalga geçmek ya da sana ve tüm erkeklere sövmek falan fistan olmayan rüyalar.Ah be baba ölmeyecektin iyi gol attın bana sağ olasın.Hayatımın golünü attın bana sen.Sağ olasın…
Her şarkıyı dinleyemiyorum bu arada eğer içinde acı bir anı kaldıysa şarkıyı dinlemiyorum çünkü duysam iki tını vuruyor hüznün kırıntıları.Bak hatırlar mısın bi’ ara ben küçüktüm hani çok küçük değildim ne zaman küçük oldum ulen hem cüsseliydim neyse döner yeme umuduyla oturmuştuk sana da kitledilerdi çiğ et dönerleri de annem sonra bize gidip kaşarlı tost almıştı yemin ederim sonra büyüyünce dedim döner mi kaşarlı tost mu dedim bunu yaş büyüyünce tabi argolar her yerde bilirsin sistem sürüklüyor neyse işte orada grup-84 ün bu yar ellerin nerdee diye bağrıştığı ilk şarkısı çalıyordu.Baba bilir misin o tostun kaşarı benim boğazımda donmuştu be,dedim tost biter,ben gider yavaş ye tostu da ayrılmayın böyle kalın,babam böyle kalsın,oturalım hep bu masada annem tostu beklesin daha bitmesin dedim.Bitti baba o gün de bitti her şey gibi sen gibi bitti.İşin komiği bir aşk şarkısına sığdırdım ben bu bitişimizi.Ben de bittim baba hiç başlayamadım bir şeylere sen gittikten sonra içimden geldi mi hayır gelmedi gelmesin de ben böyle kalayım bari be baba.
Çok pişmanım mesela seninle bir kere çocukken yine hani ama cismen büyük olduğum zamanlar hep bunu bastırarak diyeceğim sen gıcık ol ulen neyse işte çocukken seninle kavga etmiştik sana küsmüştüm de başı annemin dairedeki masaya gömüp gidişine bakmamıştım.Bilseydim küsmezdim,kızmazdım,gidişine bakardım baba.Bakardım ardından hep baktım zaten baba,senin gidişine,bindiğin otobüse hep baktım ben.Böyle boynu bükük,üzgün ama belli etmeyen donuk suratımla hep baktım.Hafta sonları sabah 10 akşam 7 bizim kaderimizdi be baba.O kadardı senin babalığın benim evlatlığım.Hafta sonları çalışırdık biz seninle bu roller için.Bilseydim işte daha iyi oynardım ben o rolü bilemedim,sen de öyle…
Ben bu yaşlarımda çok tatlış bir şey olmuştum be baba neden bu zamanlarda da oynamadın tükürdüğüm rolünü ha?Zor muydu ulen bu kadar zor muydu kalmak?Zordu biliyorum bana da zor kalmak ama kalıyoruz kokoreç fırlattığımın hayatında.Hala kalıyorum,tutunmaya çalışıyorum,bir şeyleri,birilerini sevmeye çalışıyorum ya da hayatı diyelim.Sen kaçtın hep kaçtın…Kaçtın sen kendine kaçtın...İyi yaptın salla be ceylan.
Ben kaçamıyorum bak hala nefes alıyorum.Vardır bir hayrı daha almamızın belki de kim bilir?
Ha bu okuyamadığın mektup var ya işte biraz uzun olacak affet.Affetme ya da bak ben affetmiyorum yazıyorum.Kimseyi,kelimeleri affetmiyorum baba.Kendimi de affetmiyorum bu denli kırılgan olduğum için hem de hiç affetmiyorum.Çok kızıyorum kendime baba hem de çok neden ben böyleyim,neden yıkık döküğüm baba?Cevaplayamazsın baba hangi soruma cevap oldun ki bunu cevaplayasın?
Düşündükçe bir şeyleri kalbim deli gibi atıyor,düşünmek bile beni delirtiyor,geleceği,kendimi,olabilecekleri ve olmayabilecekleri acaba bu yaşlar hep mi böyledir baba?Acaba yıllar sonra bunların hepsi geçtiğinde oturup güler miyim bu halime?O kadar çok sorum vardı ki sana gittin be baba bu da araya notum olsun.
Çok kırgınım be hem de çok hani diyorlar ya bir insanın kalbi yumruğu kadardır diye işte yumruğum kadar kalbim vardı onu kırdılar baba yumruğum ne kadardı ki benim de kırmaya meyil ettiler bilmiyorum ki paramparça ettiler böyle içim ölsün diye beklediler.Öldüm be baba,kıydılar bana hani sen olsaydın belki olmazdı bu kadar kırgınlık,yılgınlık bende ne bileyim bir ümit işte inanıyorum buna hep ben.
Sen gittikten sonra birini sevebilme ihtimalinden de korktum ben çok sevince gidiyor şu kalp hengamesindekiler.Sen gittin ya şimdi herkes gider biliyorum.Geri de gelmez kimse bunu da biliyorum.Ne çok şey biliyormuşum ben ulan ne çok şey.Bazen bilmek istemiyorum hiçbir şeyi ama olmuyor be baba.
Biliyor musun?Sen gittikten sonra farklı bir ben geldi dünyaya.Daha çok kahve içer,daha çok ağlar,daha çok güler,daha az uyur,daha az unutur,daha az umutlanır oldum ben.Kendimi kahveye vurdum etrafımı da öyle.Kimseye demiyorum hani gel de çay içelim diye kahveyi döküyorum herkesin üstüne üstüne.Kahvenin acısı dindirsin diye belki de içimdeki acıyı kim bilir?Geceleri düşününce geçmişi bir ağlıyorum içime içime ağlıyorum sonra gün doğuyor tükürüyorum aynadaki yüzüme siliyorum hüznü iki tebessümle gün içinde öldüren kahkaha sesleriyle.Geceleri uyumuyorum gerçi hatırlar mısın bir yılbaşıydı da sen geleceksin diye 24 saat uyumamıştım da sonra yolu beli kusarak geçirmiştik seninle ama güzeldi seni beklemek be işte ben zaten ondan sonra hiç düzgün uyuyamadım be baba hala da uyuyamıyorum geceler benim oldu ben gecelerin etrafımdaki uyumuş nefesleri ninni yapıyorum artık kendime.Unutmak desen imkanı yok geçmiş dalga dalga çarpıyor yüzüme yakıyor canımı unutmak insanın en büyük ilacı ama bana bir faydası yok baba.Kimseyi,hiçbir şeyi unutamıyorum hatırladıkça da deliriyorum.Umut desen yok umut biliyorum hep yaralı olacak ben ve zaman iyileşmek imkansız be iyileşemem de bundan sonra sanırım.
En çok da seninle şöyle bir oturup ağlayamadığıma yanarım ya neyse.Oturup döküle saçıla bi’ ağlamalıydık seninle baba.Görmeliydin beni baba,görmeliydin.O lanet olası mezuniyetlerimi,sonradan aldığım takdirleri,kazandıklarımı ve kaybettiklerimi,insanların nasıl beni ezdiklerini,benim nasıl debelendiğimi görmeliydin.Görmedin,gittin.Eyvallah be ben olsam ben de giderdim.Kalıp ne yapacaktın şu iğrenç yerde?Sen de haklısın ama gitmeyecektin işte geri dön be baba.
Her neyse bir de sen yokken ben abi denen ürün ile tanıştım.Allah affetsin daha nasıl bir şey çözemedim ama karıştırmıyorum o mevzuyu her şey akar ulen şu hayatta o da akar gider.Ben dokununca bozuluyor her şey zaten be baba.Böyle legolardan yapılma şeyleri bozan gabidik gubidik bebikler gibiyim ben.İçin cız eder şu halimi görsen.Görme be görme.
Aslında sana anlatacağım çok şey var böyle bölük bölük pörçük pörçük olmamalı bunlar ama aklıma geleni söylüyorum sana affet beni.Affet beni be baba öldürdüm seni.Hem de acımadan,içim yanmadan öldürdüm ben seni.Bir evlat nasıl öldürür babasını deme öldürdüm ben seni.Ben seni bir yalana vurdum baba.Senin kalbini bir yalana vurdum.Bilseydim böyle olacağını yapar mıydım?Yapmazdım bil bunu bak bu yalan değil baba.Sana sen gittikten sonra hiç yalan söylemedim zaten ben.
Ben seni gömdüm baba.Ellerimle gömdüm seni.İçtiğim binlerce kahveye,unutumadığım geçmişe,uyuyamadığım gecelere ve nice şeye seni gömdüm baba.Ekoseli gömleklere,meyveli pastaya,şeftali suyuna,yenmeyen çiğ dönere ve yenen peynirli tosta,kavanoz camlı gözlüğe,beyaz takım elbiseye ve beyaz ayakkabılara,sivri burun kahverengi ayakkabılara,gri-mavi kotlara,yüzüme batan sakallarına,uzayınca arasında sarı olan beyaz saçlarına,sigaranın sararttığı parmaklarına,gittiğin otobüslerin plakalarına,kolunun altına kıstırılan gazeteye,sakarya caddesine,ankaraya,olmadığın eve,kendime gömdüm seni ellerimle baba.
Ben seni bir temmuz sabahında gömdüm bunların hepsine.Bir temmuz sıcağında soğuttum tüm yüreğimi.
Sen gittin ya baba gittin.
Ben bir temmuz gömdüm baba.Ben bir temmuz öldürdüm senin uğrunda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder