3 Ağustos 2014 Pazar

Hayırlı bir iş

   Yüzyıllardır evlilik kutsal olarak kabul edildi ve hâlâ çoğumuz için kutsaldır. Peki neden bu kadar büyük bir şey ki kutsal diyoruz? Bunu uzun zamandır düşünüyorum. Özellikle de yaşadığım birkaç olaydan sonra iyice üstüne düştüm bu konunun. Aslında o kadar harika o kadar müthiş bir şey ki evlilik. Gerçekten kutsal denmeyi hak ediyor. Günümüzde ne kadar hakkını veremeyen bir sürü kişi olsa da evliliği olması gerektiği gibi yaşayanlar da çok. Düşünsenize tüm hayatını sizinle birlikte geçirmek isteyen, sizi seven, aynı yastığa baş koymak isteyen, en yakın arkadaşınız olmak isteyen, her şeyini sizinle paylaşmak isteyen biri var. Ve ömür boyu onunla birliktesiniz. Doğru kişiyi bulduğunuz takdirde evlilik dünyada elde edebileceğin en güzel şey aslında. Ama doğru kişi mevzusu o kadar önemli ki. Ben de daha bulamadım onu ama eminim dışarıda bir yerlerde beni bekleyen biri var. Ben kadere inanan biriyim buna da inanıyorum. Bana yazılanı bulacağım elbet. 1 ay 1 yıl 10 yıl dahi geçse onu bir şekilde bulacağım. Belki şuan bu yazıyı okuyanlardan biridir belki de de değildir. Bilmemin imkânı yok yalnızca bir şekilde birbirimizi bulabileceğimizi söyleyebiliyorum. 
   Bazen sokakta el ele dolaşan yeni evlileri görüyorum. Böyle mutluluk yüzlerinden okunuyor. Garip bir heyecan içindeler. Parmaklarında yüzükleri var ikisinin de. Pırıl pırıl parlıyor. İşte onları öyle kıskanıyorum ki... İçimden her seferinde acaba ben de böyle mutlu olabilecek miyim diye geçiriyorum. Bazen o kadar uzak geliyor ki bana. Yaşadıklarımın da bunda büyük etkisi var tabi. Beni korkuttu bazı şeyler. Geleceğe şüphe ile bakmama sebep oldu. Ama her şeye rağmen inanıyorum. 
   Benim Kurtarıcı hikayemde olduğu gibi bir günlüğüm var. Başımdan geçen önemli olayları oraya yazıyorum. Ve bu günlüğü kimseye okutmuyorum. Günlükten alıntı bile yapmıyorum. Çünkü o günlük özel. Benim için değil O'nun için aslında. O'ndan önce benim nasıl bir durumda olduğumu bilsin istiyorum. Şimdiki çaresizliğimi, düşüncelerimi, duygularımı hepsini anlatıyorum ki öğrensin. Bana sormasına gerek kalmadan aklındaki soru işaretlerinden kurtulsun istiyorum. Eğer okumak istemezse de zorlamayacağım tabi. Aynı şeyi de ondan beklemeyeceğim. Ama bu günlüğü O'na verebilmem için bana olan sevgisinden emin olmam gerekiyor. O çocukça sevgilerden değil ömürlük sevgi gerekiyor bana. 
   Ben sevgiye, sevgiliye aşırı bağlı biriyim. Şimdiden sanki bir sevgilim varmış gibi davrandığım zamanlar oluyor. Mesela en geçen mezuniyet gecesinde bir ara dans müziği çaldılar. Herkes birbirini kaldırmaya başladı dansa. Sıra bana gelmişti. Kılımı kıpırdatmadım. Herkes arkadaşını kaldırıyordu. Mutlaka arada sevgili olanlar da vardı ama genelde arkadaşlar birbirini kaldırmıştı dansa. Bir buçuk yıldır tanıdığım arkadaşlarımla masum sayılabilecek bir dansı bile çok gördüm kendime. İlerde eşim bana sorduğunda mezuniyetimde sen yoktun o yüzden dans etmedim kimseyle diyebilmek ya da benim deyişimle geleceğime ihanet etmemek için kimseyle dans etmedim. Çok basit bir olay aslında ama nedense ben takıyorum ya böyle şeylere. Bu yazıyı okurken büyük ihtimalle abartmışsın sen de diyeceksiniz biliyorum. Haklısınız da. Ama her şey mükemmel olsun istiyorum. Ahhh ahhh ben aşka aşığım dostlar. Aşık olmayı seviyorum. Sanki puzzle'daki eksik şeylerden biri de aşk gibi geliyor bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder