3 Şubat 2018 Cumartesi

Bazı Karanlıklar Dirençsiz Acıya

Hiç yoktan iki yaşamın karışmasıyız seninle,
Kıvrımında ayinlerin duyulduğu parmaklarından 
Yaşamın karasına bulanmış ellerinden tutunuyorum da sana,
Yüzyıllar sürecek bir kavgayı hasretle harmanlıyor,
Kırmızı radyodan yayıyoruz dünyaya.
Nefretin ülkesinde yabancı iki sefil ruh,
Boyuna sevişiyoruz kıyametin kopuşuna 

Karanfil yazgımızı koparmış bir el
Şehrin en güzel sokağından.
Ankara'nın henüz Ankara olduğu vakitlerde
Boyuna işliyor zaman.
Şimdilerde kentsel bir telaş aldı başını gidiyor.
Biz seninle, hiç yoktan yaşamı duyumsuyoruz
Kırmızı radyonun içinde, cızırtılı bir ses varlığımız.
Sonra kesiyorlar ağaçları.
Yeşile ellerimizden ölüm içiriyoruz.
Biraz kara serpiyoruz yaşama
Karanlıktan ruhu buz kesiyor çocukların.
Çocukları öpüyoruz sokak kokulu boyunlarından,
İnce, çelimsiz omuzlarından.
Kışı, soğuğu akıtmış burunlarından. 
Bu havalar merhametsiz diyorum sana.
Kırmızı radyo bozuluyorsa hiç yoktan, Aralık'ın oyunu hep.
Zemheriler yine birikiyor eski bir paltoda,
Sen hiç yoktan zemheriler kuşanıyorsun.
Ellerin soğuyor önce
Sonra seni uzağa dikiyorlar bir yazın sıcağından.
Ben kırmızı radyoda, seni fısıldıyorum.
Nihayetsiz yaşamların şarkısı oluyor adın
Bağrından hançerlenmiş eski bir dost
Gelmeyecek olanların treni 
Yahut kırmızı radyonun kehaneti diye sesleniyorlar sana
İnsanlar merhametsiz demiştin bana.
İnsanları hatırlamak zihnimin kara büyüsü,
Yokluğunun kırkıncı mumu şiddetli bir yangına evrildi çoktan
Bazı karanlıklar dirençsiz acıya.

Ben orada, kırmızı radyoda
İçli bir türküyüm artık,
Bağır beni uzağın diyarına.

2 yorum:

  1. Kaybedilenlerin kırkıncı mumlarına kırmızı radyodan çalan ağıdın eşlik etmesi güzeldi. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim, ne güzel bir yorum

    YanıtlaSil