26 Kasım 2015 Perşembe

Eh böyle aşkın ızdırabını..

Yine muazzam acıyorum. Bitmeyecekmişçesine, geçmeyecekmişçesine. Bu sefer acıtmayacak dediğim her şey tekrar tekrar yakıyor canımı.
 Aslında bu yazıya başlarken amacım bunları anlatmak değildi. Sadece biraz bilenmek, belki biraz da sövmek. Eh biraz da sizden eşlik etmenizi istemek tabii ki. Son zamanlarda molotoflamak istediğim birtakım yerler oldu. Molotof yapımı hakkında acil bilgiye ihtiyacım var. Desteklerinizi tabii ki bekliyorum. Zaten yakında Google'da "Molotof nasıl yapılır?" temalı sorularımı aramaya başlarım. Gerçi bu sizi için baya gereksiz bir bilgiydi. Lakin kusuruma bakmazsınız artık. Kısa bir süre önce başımdan ufak bir ayrılık geçtiği için bu ızdırap. Eh böyle aşkın ızdırabını. Dolayısı ile bu sıralar pek mes'ud olduğum söylenemez. "Ne yapalım bilader?" dediğinizi duyar gibiyim. Ama duymazlıktan geliyorum ve konuşmaya tabii ki devam ediyorum.
Umduğum dağlara karlar mı yağmadı? Dağ gibi adamlar yerin dibine mi girmedi? Ah daha neler neler be canlarım. Gördüğünüz üzere son günlerde hayat yine muazzam. Yine onun, bunun, şunun götünü kesmek; yerini yurdunu molotoflamak istiyorum.
Yalnız yine baya alakalı, manidar falan konuştum. 😊
Küçük mindfucklarım için özür dilerim.  Fakat vize haftası üzerine gelen bu ayrılık pek hoş gelmedi. Eh böyle aşkın ızdırabını. Evet bir kez daha. Ah bir vize haftasının bitmesi için bekliyorlar ya. Canlarım. Öğ. Samimiyetsizler. Sanki sen vize haftasının bitmesini bekleyince ben bütün dersleri verdim oh miss. Suçlu hissetmemek, vicdanınızı rahat tutmak adına rezil oluyorsunuz.
Vezirlerim yine rezil durumda sevgili arkadaşlarım.
Ben artık sussam iyi olacak sanırım. Yine çok ve boş konuşmuş olabilirim. Çaldığım dakikalarınız için özürlerimi ve teşekkürlerimi iletirim.
Terk edilmelersiz ve vizesiz geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder