17 Ekim 2015 Cumartesi

Bizim Mırıldanmalar

Bölüm 5 ( Zaman İçinde Mırıldanmalar )


15 '' Bir diğer yanını renkler de bıraktı ''


İnsan siyah rengin ürünü iken nasıl olur da beyaz umutlar düşler?  Umutları da kararacak bir zaman sonra bunu bile bile neden devam eder umutlarının peşine? Renklerin bataklığı var burası havası pis yağmuru şiddetli, Göremeyen bir insanın renklere olan şiddeti gibi benim içimde yıpranmışlık var. Sürekli olarak renklerle savaşıyorum, renkleri gördüğüm için en çok kendime kızıyorum, Oy-sa- ben-hiç-bir-şey-gör-mek-ist-emiy-orum. Bir karanlık manzaram var, bana daha kaç sayfa yazdırabilir. Bir diğer yanımı yazamadan biti verirse ömrümün kalemi, biraz daha sallasam bir kaç kelime daha yazmama izin verirler mi? Yada kalemimin ucuna hohlasam belki biraz daha fazla yazarım. Örümün kalemi bitmek üzere, onca rengin güzelliği içerisinde gidip en ahlaksız suçları işleyip siyah rengi kaderimiz olarak belirlemek de nedir? Bir açıklayın bana. Oysaki ben karanlıktan başka hiç bir şey görmüyorum, Aslı ben bu sebepten dolayı ellerini bir çırpıda tutamadım. Her gün ilerledikçe ben bir adım daha geriliyordum Aslı. Aslı sen benim kaybettiğim renklerim'sin, oysa sen benim üzerime yakışan en güzel renk'tin. Bir cam tabakla can korunması gibi dokunulunca parçalanacak yaralarım var. Karanlığın üstüne çekiliyoruz bu gece de, yeraltındayız. Renklerin gürültüsünü hiç duydunuz mu? İnsanın vücuduna iğne gibi batar. Karanlıkta yaşayan bir adamın hiç bir umudu olmaz, o insanda umutsuzluğun, tükenmişliğin bir vücut bulmuş hali vardır. Bu adamı tekrar bir umuda sarılmasını istersek önce bu adamın kör olduğunu unutturmalıyız ona, aksi takdirde bu adamın düşlerini dinleyip yanacağız. Kelimelerdeki şu renklerin gürültüsü nedir peki? - Bu sefer hep sizi soruyorum - Kelimelere de acı çektiriyor mu? Bir insan sarı rengi seviyor diye açı çekmez mi, onunda kendisine göre karanlığı vardır. Hayat karanlıkta açık renkli saçları sarışın. Kalbimiz kırmızı, ne acılar çekiyor kimisinin ki aşk, başka birisinin ki de aşk, bambaşka birisinin acıları da aşk. Aşkın acılarını mı bir tek kaldıramıyor bu kalp? Aşktan daha büyük bir acıyla tanışmadığımızdanmıdır nedir yoksa aşktan daha büyük bir acıyı taşıyamadığımızdanmıdır aşkın acısını bir tek kalbimiz de? Hangi hayrın alametleri bunlar? Aşk hep kalbe acı mı diyeceksiniz - Çıkışacaksınız- İnsanların paçavradan sevgileri sadece yama için kullanılan bez gibi. Her elbiseye dikilir, sağlam olduğunu düşünürsün bu yamanın, bütün elbisene yayılacağını düşünürsün, güvenirsin. Fakat bir bakmışsın ki o yama ilk söküğü yırtılandı. Bütün elbiseleriniz de başka başka yama varsa bir gün giyecek elbisen kalmayacak, yani atan bir kalbin olmayacak. Güven bir insanın joker hakkı gibidir onu sadece bir kere kullanabilirsin, bir kaç defa kullanmak yada sürekli olarak aynı kişiye güvenmek, senin güvenini sekiznoktadokuzşiddetinde sarstığı halde hala güvenmek, şu insanların yaptıklarını aklım almıyor.



16'' Bir diğer yanını körler de bıraktı ''

Bir göz körlüğü mü? Hayır, bıraktığım bu yanım sevgiye kör, mutluluğa kör, huzura kör, kısa kesecek olursam güzel olan her şeye kör. Reddedilişimin arkasından yazmaya başladım, hayır diyemeyişim yüzünden her çağrılan yere gittim. Gel bugün içeceğiz dediler gittim. Gel bugün geneleve gideceğiz dediler gittim. Şunlardan da ye aç kalma ye ye dediler yedim. sen sevgiyi hakketmiyorsun dediler. Sessiz bir kördüm, sessizliğe bile kördüm. Hiç hakkını savuna bilen yada en azından bir şeylere hayır diye bilen biri olamadım. İnsanlar bu huylarını bildiler mi neler yaptırırlar insana. Pardon insanlar mı dedim insancıklar olacak. Beni sevdiğim kadın reddetmişti, ah be Aslı ağzından çıkan her kelimeyi merakla beklerdim, ilk günkü gibi içimdeki ateşim ile senin her kelimeni içimde sığındırırdım ne güzel de derdin seni çok seviyorum diye. Şimdi ise içimde '' hayır '' girdabı var. İçimdeki her şey bozuk çalışmaya başladı kalp ritmini durdu ölmüş bir adamın ki kadar sessiz çalışıyor. Nefes alamıyorum, çok sıcak bir yemeği yemiş gibi sanki mideye oturdu şu ''hayır'' kelimesi. Size benzemek isterdim Aslı, bana hayır demeyi öğretirdiniz. Hayır diyemeyen bir lisana sahibim. Hangi çıkarlarıma körüm, değersizlik çıkarı var bu işin sonunda, dört bir yana bölündü hislerim, dört duvarda. İşitmek isterdim hislerimi aynı şeyleri hissetmiyor gibiyiz sanki. Ben birinci elden acı çekiyorum, hislerim ikinci elden nasıl olabilir ki aynı şeyleri hissedelim? Hiç bir şey hissetmeyen bir bedene sahip değilim tam tersi her şeyi hissediyorum en dibine kadar. Bir yol bulamadım çıkarıma göre, bir çıkar yolu olmalı şu körlüğüm'ün. Kaybetmişliğin kördüğümü var elimde bir türlü çözülmüyor. Bir yola tutunmak için en azından bir kaç şeye sahip olmak gerekmez mi? İnsan neye tutunur bir yola çıkması için? Öncelik bu yol ne yolu ki her şeyi kaybetmişken çıkılan yol mu? Eğer kaybetmişlikten sonra çıkılan yolsa tutunacak bir dalı bile olmaz insanın.


17 '' Bir diğer yanını diğer yanında bıraktı''


Bölünmüş hislerimden en çaresizce olanı diğer çaresiz hisleriyle muhabbeti; Daha düşmediniz ''en'' çaresizliğe, sıkı tutunun ne kadar sıkı tutun'sanız da düşeceksiniz ve ölmediğinizi anlayınca bir başka ''çaresiz'' üstünüze düşecek.




18 '' Bir diğer yanını yarım kalmışlar da bıraktı ''


Her bir yanım eksikti diğerinden fazlasıyla, hangi yarım,eksikliği tamamlamak için yarım, tamamen tam değilken hangi yarım tam yarım ? Yarım kalmış duyguların fırtınası var içimde, hiç bir şeyi sonuna kadar götüremedim, bu gidişle elimde tuttuğum yaşamı bile götüremeyeceğim. Ötekileştim insanlardan artık uzaklarda bir başıma -yarım- yaşıyorum. Sokaklara kaçıyorum artık anne bu yüzden eve gelmeyişim, sorgulama. Gerçekler sokaklarda, gerçekler ihmalkarlığa gelmez. Hiç bir gerçek alakasızlığa gelmez, üstümüzdeki zift yeraltının bir parçası değil, yer yüzünün de bir parçası değil. Bu zift gözlerimiz de bizim. Yarım kalmış duygularımı görmeyenler var, görenler acı bir manşetle yayınlamak isterler, bisiktiringidin cümlesini de onlara çok görmem. Bütün yanlarımı da yarım bıraktım. Düşüncelerimden sonra gelen pişmanlığı sadece yazarak kurtulabiliyorum, yazdıkça batıyorum ve burada istediğimi sileceğim istemediğimi silmeyeceğim, okunmayacak satırları hor görülmüşlüğümün ertesinden bir kıvılcımla yakmak istedim, bense cehennemin ortasında bir kıvılcımım oysa hiç bir kağıtları yakamadım. Cehennem değilim ben ortasında bir kıvılcımım, yakma özelliğim bile yoktur Allah bilir, Allah bana o özelliği tanıtmamıştır, bende nereden bilebilirim ki? Yaktığımı sanıyordum.


19 '' Bir diğer yanını tutunamayanlar da bıraktı ''


Bir kitaptan bir diğer kitaba, bir sevgiden bir diğer sevgiye, bir, iki çıplak kızların bacaklarından, bir düzüne çıplak kızların bacaklarına, hep bir'den birine koşuşturup duruyordum. Kitapların bana olan dargınlığını şu günlerden tek tek gideriyorum. Teker teker bir kelimeyi kaçırmadan okuyorum. Zaten bu üçlünün içerisinden bir tek bunu düzelte bildim. Sevgiye olan ihanetim halen devam ediyor Bir sevgiden bir diğer sevgiye gidiyordum. bir kızın çıplak bacaklarından gözlerimi alamıyordum bir düzüne kızların çıplak bacaklarını görene kadar. Alçak bir adam mı oluyordum diye bakarken hiç düşünmüyordum o zamanlar hiç aklıma bile gelmiyordu. Aklımı kaybettiğim yaşlar değil, tam ben ben iken ki zamanlarım dı bunlar. Şimdi bile halen bakıyorum bir tek bu huyumdan vazgeçemedim sanırım. Bugün bile bir sürü kızların çıplak bacaklarını gördüm şimdi işin yoksa sabaha kadar düşün. Hiç bir şey yolunda gitmiyordu, Muammer gitti, Aslı gitti, Ben de gittim fakat onlara ulaşamadım bir türlü, kaybetmenin dinini yayıyordum. Dışarıdan baktınız mı mutlu mu görünüyordum? Kitaplarını okuyor, sevgiden sevgiye gidiyor, kızların bacaklarına bakıyor oh daha ne olsun mutluluk peşinde koştuğumu mu zannediyorsunuz? Bu yanımı mı okudun sadece? Madem ki okudun. Neler yazdım kendi kötü kelimelerimle, kendi sonumu getirdim böyle rezilce, rezil düşüncelerle.

Ben deli değilim, aslında iyi biri de değilim
Kafamdaki sorularla cehennemin dibindeyim
Siyah gözlerle şimdi aklındaki düşüncendeyim
Hisset yalnız olan adamın akıl sohbetindeyim

Geri dönüşü olmayan bir yol sonunu düşlemedim
Hayallerimin umudu yok karanlığı istemedim
Sabahlarken gözlerimin ağırlığını dinlemedim
Tüm acılarımla yeraltımın gökyüzünündeyim

Her rüyanın sonunda kabuslar doğmalı mı?
Gecenin sonunda karar verememiş olman mı?
Yalnız olduğunda dört duvarı dost sanman mı?
Hangi soru seni kurtaracak bir yangındı?

Kalbimdeki ritmik bozukluk atmamaktan ibaret
Aklımdaki yollara korkuyorum itiraf et
Şimdi itiraz et bu adamın yalnızlığına intihar et
Zaman durdu gökyüzünde hislerimi ihbar et

Yalnız olan şiirler her tarafta cesetler
Çıkmaz bir sokakta kan donduracak hikayeler
Gerçekleri inkar eden hayallerimdi intihar eden
Gökyüzünden düşen bir yağmurdu gözlerimden

Yarınlarda umut ara geçmişe bırakmışken hislerini
Karanlık bir sokakta unutmak istemiştim
Ölmek üzereydim umutlanmak istemiştim
Odamda yalnız başıma kalabalıkla çeliştim

Nasıl bir yol bu atılan her adımda ölmek mi ?
Nasıl bir dert düşündükçe parçalanan beynim di
Yalnız kalan duygularla boşluğa açılan bir perdeydi
Travmalar sonrası bir akıl hastanesiydi


20 '' Bir diğer yanını oyunlar da bıraktı ''


Oyunlara selam olsun! Hayatın oyunları şaşırtıcı bir niteliğe sahip. Bir sahiplik, nedir bu? Bir şeylere sahip olmak yada mutlu edebilmek hangi oyunların gücü bu? Derin bir çukurun içine atılmış hisler,eskiler,çocukluk ve ben, Aslı, öyle bir yere bir yanımı bıraktım ki burada bu yanımı bulundurmak zorundayım ve oyunlarımı öyle içtenlikle oynarım ki - zaten bu içtenlik değil midir hırpalanmam- her kılığa girerek oyunlarımı sürdürürüm. Bazen sadece bir kelimeyle oyun oynarım bazen ise bütün hayatımı bu oyuna vererek oynarım. Acılarımla oynuyorum, yalnızlığımla oynuyorum, Aslıyla oynuyorum. yazdığım kelimelerimle oynuyorum. Ah be Aslı, istemesen de seni her gece bu eve getirip senle konuşuyorum, bir yere de gidemiyorsun, sabah uyandığımda yok oluyorsun bu da senin oyunun mu Aslı? Hiç bir şey düşünemez hale geldim, bir şeyler düşünmek istiyorum ama ne? Neyi düşünmek istiyorum, neden düşünmek istiyorum, ben düşünemiyorum, zaten yaşamıyorum. Başım da ki şu ağrıda geçmek bilmiyor, ateşim var, üşüyorum. Acılarım hiç peşimi bırakmıyor, birazcık kurtula bilsem, az da olsa bir an için bütün acılarımdan vazgeçmek istiyorum, belki yaşarım umuduyla. Yaşamak nasıldır ki? Dedim ya; ben düşünemiyorum, zaten yaşamıyorum. Acılar vücuduma öyle bir işleniyor ki öyle incelikte ekiliyor ki acıları seçmekte özgür falan değiliz. Ömür boyu taşıyacağım acılar var, uykusuzluktan kurduğum bütün hayaller yıkıldı, yıktı beni, ezdi. Hangi derdin üstesinden gelebilecek kadar bir güç toplayayım ki kurtulayım; en fukara oyunum bu. Ne gelecek var nede gelecek olanlar, kahır bir son bu oyunun sonu, yakında gelir sonum, Çok daha iyi oyunlar oynardım şu tembelliğim çalışmak zorunda kalmasaydı. Canı sıkılmış bir tembeldim, hiç bir şey yapmıyordum, susmak bir şeyler yapıyor anlamına geliyorsa elbette bir şeyler yaptım, hatta bu susma konusunda çok iyi bir tembelim. Çok iyi susarım, tam bir sır saklayacak bir arkadaşım ama hiç arkadaşım kalmadı şimdi kimse sırrını bana vermez. Eski dostluğun sırları beynimde, kağıda yazamadıklarımı anlatamadıklarımı cesaret edemediklerimi aklıma yazıyorum ister buna tembellik deyin ister akıllı bir tembel deyin.- Birinci şıkkı seçeceğiniz den eminim zaten - Yalnızlık tembeli olurdum tembelliğim devam etseydi, nede iyi olurdu yalnızım ama tembel bir yalnızlık hani isterse yalnız olmaya bilir ama tembelliğinden yalnız derler. Şimdi neden yalnızım desem kimse bilmez çünkü ben; akıllı bir tembelim. Herkes bu sıfatı taşıyamaz çünkü; küçük görüyorsunuz tembelleri oysaki hiç de öyle değil tembel insanlar sizin o akıllı dediğiniz bütün insanlardan daha akıllıdır haha. Kendime yeni bir oyun daha buldum tembel haha. - haha diye gülmeyi çok severim, siz sevseniz de sevmeseniz de ben bu şekilde güleceğim - İşin daha garip yani neden ben burada birileri varmış da onlarla konuşuyormuşum gibi mırıldanıyorum bilmiyorum tembellik işte demek ki böyle daha kolay yazıyorum yada daha gerçek. Utanç bir tembellik vardı. Bu var olan utanç tembelliğini ilk kim kullandı bilinmiyor ama ben kullanıyorum. Tembellikle bir işe gelinmez diyen büyük ağbilerimi, ablalarımı duyuyorum. Duymasam da tembelliğimden duymuş gibi yapacağım, yapmacık olmayacak asla hiç bir kelimem, yapmacık kalıplar arasına sıkıştırılmış bozulmuş bir kalıp benim ki bende bundan korkuyordum. Herkes gibi ''yaşamak'' istiyordum bende, yaşamak benim neyime, boyumdan büyük işlere kalkışıyorum '' yaşamak '' kim ben kimim, ben sadece bir canı sıkılmış bir tembelim, gülünç bir tembelim, budalaca bir tembelim, utanç bir tembelim, miskin bir tembelim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder