30 Haziran 2015 Salı

renkli bir özgürlük

Küçükken bazı günlerde elime kalemi alır yazardım. Öyle boş boş her şeyi yazardım. Karşı sınıftaki aşık olduğum o küçük beyi yazardım çoğu zaman.
Onun o sapsarı, lüle lüle saçlarını; yemyeşil gözlerini anlatırdım o küçük boyuma bakmadan. Büyüdükçe daha toplumsal konulara değinip, daha sosyal konularda yazmaya başladım diye elit bir şekilde devam etmeyi çok isterdim ama be hala aynı tas aynı hamam a dostlarım. Hala aptal bir aşık. Neyse devam edelim. O zaman hayat çok daha güzeldi diyemeyeceğim. Çok güzel bir çocukluk geçirmiş olsam da o günlere dönmeyi pek istemem sanırım. Hep büyümek isterdim çocukken de. Annem çok ararsın o günlerini derdi. İnanmazdım. Haklıymışım da inanmamakta. Küçük bir kız çocuğunun toz pembe hayatından çıkıp kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmesi gerekirmiş. Ben şanslı kesimdendim hep. Hep toz pembe yaşadım. Hala da toz pembe yaşıyorum. Rengarenk yaşayanını da gördüm, siyah beyaz yaşayanını da. Siyaha çalan bir griyi yaşayan bir tanıdığımda olmadı değil. Ama hepsinden tekrar tekrar öğrendiğim tek bir şey vardı ki; gülmek. Oldum olası gülmeyi çok severim. Gerçi ağlamayı da severim. Hayatı en uçlarda yaşamak derler ya hani ben de duygularımı en uçlarda yaşarım. Ya çok mutluyumdur ya da mutsuzluktan kendimi kesecek durumdayımdır. Ortası yok.
Bugün bir değişiklik yapmak istedim aslında. Normalde üstünden defalarca geçtiğim o yazıları bir kenara bıraktım ve sadece yazma kararı aldım. Ne dediğimin bir önemi olmadan. Bilmiyorum belki bunu okumak daha güzeldir. Ya da bu sefer daha çok sıkılırsınız yazdıklarımdan. Gerçekten bir fikrim yok bu konuda. Sadece böylesi daha sıradan daha samimi geldi bu sefer. Biraz kendimi özgür bırakmak istedim kelimelerimi çok üstünde durmadan sıralamak, kendime ufacık da olsa özgür bir dünya yaratmak istedim. Hayatı rengarenk bir özgürlük olarak düşlemek istedim ya da. Rengarenk bir geceniz olması dileği ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder