14 Mart 2015 Cumartesi

Unuttum O'nu!

Aylar olmuş seni görmeyeli. Dostum olan kadehleri elime aldığımda ismini söylüyorlardı bana, mezelere baktıkça yüzün geliyordu aklıma.
Arabayı aldım o akşam. Bastım gaza. Durduk yere, hiçbir neden yokken sürmeye başladım. İlerledim. Resmen sana geliyordum. Sarhoş olup sana mesaj atacağım an öyle bir şey oluyordu ki bana sabah birkaç saat arayıp da bulamayacağım bir yere koyuyordum telefonu, bataryasını alıp. İnanmazsın geçen gün telefonu banyodaki dolapta buldum. Diş macununun hemen altında. Bir gün buzdolabına koyacakmışım. Haykırıyormuşum evde “Unuttum O’nu!” diye. Yine yapamamışım. Mecburen kendimden kaçmaya başladım. Tabelalara bakıyordum yolu bildiğim halde. Bir Karadeniz türküsü çalıyordu yavaştan. Tabelalar, Sakarya değilde senin adın yazılıydı sanli. Hep o yöne gidiyordum. Sakarya, Sakarya, Sakarya. Evinin önünden geçiyorum saat ikiye ulaştı ulaşacak. Odanın ışığı açık. Kimlerle konuşuyorsun kim bilir. Bir u dönüşü yapıyorum Yeni Cami kavşağından tekrar geçiyorum evinin önünden. Saat ikiyi biraz geçmiş. Işığın sönmüş. Fakat sen hala kimlerle konuşuyorsun? Kimlere “Seni seviyorum” diyorsun? Kim bilir.
Sapanca Gölü’nün kıyısına sürerken arabamı üç teklik aldım kendime. Yüksek bir yerde park ettim. Bu şarkı neydi? Ne farkeder, dinliyor muyum artık?
Bir sigara daha, bir sigara daha, bir tane daha.
Uyandım. Bir sigara daha yakıp, kontağı çevirdim. “Sür kaptan!” dedim kendi kendime. Nereye? “Sen sür, araba gider” dedim. Evinin önüne geldim yine. Yine geldim. Yine geldim .Ama sana hiç denk gelemedim. Çıktım sokağından lanet ederek sana. Deniz kenarından dönmeyi tercih ettim. Karadeniz çırpınıyordu bir yandan, bir yandan da gözyaşlarım kirpiklerimde.
Eğer yağmur damlaları arabanın camında yükselmeye başladıysa bil ki yızın yüz yirmi kilometre olmuştur ve kaçıyorumdur senden. Eğer yağmur damlaları yüzüme çarpıyorsa arabanın camından bil ki sana son bir sigara daha yakmışımdır ve yavaş yavaş uzaklaşıyorumdur artık senden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder