11 Mart 2015 Çarşamba

Hüzünlü Bulutlar

Kaldırımın üzerinde parmak uçlarımla çizgilere basmadan yürümeye çalışırken yağmurun ensemden içeri girdiğini hissediyorum. 
Ürperiyorum. 
Omuzlarımı boynuma çekiyorum. 
Kendimi sıkabildiğim kadarıyla sıkıyorum. 
Yağmur; herkesçe bilinen bulutların bi bakıma ağlaması. 
Ağlayan her şey benim hiçin hüzün demektir. 
Hüzüne boğuluyorum. 
Yüzümü gökyüzüne çeviriyorum. 
Damlaların gözlerime gözyaşı olmasına izin veriyorum. 
Yanaklarımdan süzüldükçe,
içim eriyor,
canım acıyor..
Yutkunuyorum boğazımda düğümlenmiş tüm gözyaşlarını. 
Yağmurun yüzümde bıraktığı her bir damlanın tükenmişliğini hissediyorum. 
Toprak kokusu etrafı kaplarken kışıma bahar gelip
En güzel busesini bırakıyor yanaklarıma. 
Gözlerimi açıyorum 
Gözbebeklerime düşen yağmurların göz bebeklerimi yakmasına izin veriyorum
Tepemdeki kara bulutların biriktirdiği duygu intiharı değil miydi bu damlalar?
Fazla dolmuşluk? 
İçinde biriktirdiklerini taşıyamamaktı bir bakıma. 
"Merak etme, ben taşırım senin yerine" diyorum istemsiz bi şekilde. 
Gökyüzüyle konuşmamı garipseyen müsvettelerin bakışları üzerime dikiliyor..
Avuçlarımı semaya kaldırıyorum tüm ağırlığını hafifletmek için..
Avuçlarıma doldukça gözyaşları yüzümdeki hüzün garip bir mutluluğa dönüşüyor. 
Gülümsüyorum bulutlara karşı.
Huzurla kaplanıyor sanki tüm kalbim. 
Acısını paylaşıyordum tüm dünyanın sahip olduğu en güzelliğin
Rahat mısın gökyüzüm? 
Açar mısın şimdi bulutlarını üzerimden? 
Aç ki huzurla dolsun şu kara bulutlu yüreğim.. 
Aç ki bitsin beni boğan tüm anılar..
Aç ki terketsin beni şu üzerimdeki ağlamaklı haller..
Aç ki gözlerime gözyaşı yerine senin maviliğini sığdırayım.. 

..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder