17 Şubat 2015 Salı

Pembe yapraklı kış çiçeği

Ağlama krizi ile gülme krizi. 
Şu iki hastalık arasındaki o ince çizgide ben varım işte. 
Boşluk krizi. 
Ne mutlu olabiliyorum ne de dibe batıp çıkmaya çabalıyorum. 
Öyle bir yer ki benim yerim birbirine bakan iki aynı kutup mıknatısının ortasındaki toplu iğne gibiyim. 
Boşluğun nirvanasını yaşarken beni bu iğrenç histen kurtarabilecek ne bir güç var ne de bi his. 
Ya bu içimdeki boşluk boşvermişlikse? 
Dünyayı o kadar masum şekilde defettim ki en ufak toz tanesi konamıyor bana. 
Herkese iyi olduğumu söylüyorum fakat hissetmediğin bir bedeni, bilemediğin bir benliğin iyiliğini veya kötülüğünü nasıl hesaplayacaksın ki? 
Kış çiçeği gibiyim. 
İnsanlar görüyor açtığımı ama umursamıyorlar. 
Halbuki ilkbaharda açsam nasıl severler beni. 
Ben hep kış çiçeği oldum ve hep olacağım. 
Hiç bir zaman görünmeyen karların altında kalmış pembe yapraklı kış çiçeği. 
Ah! Özür dilerim. 
Düzgün tarif edemedim kendimi. 
Ihım ıhım,
ben boşluk krizindeki o nadir görünen  pembe yapraklı kış çiçeği
Ara sıra uğrayın,
 beklerim


2 yorum: