28 Ocak 2018 Pazar

Ölüm Yalnızlığı

  Yalnız öleceklerini düşünerek, bu düşüncenin yarattığı korkuyla hayatlarını sürdürenler var. Korkmakta haklılar, çünkü herkes yalnız öldü, ölüyor ve ölecek.

 Öleceğiniz an, çevrenizde kaç kişi olursa olsun hayatınızdaki en yalnız hissettiğiniz an olacak.  Etrafınızdaki insanların ya da geride kalan herkesin sizi en çok anlamadığı, size en çok yardım edemedikleri ya da etmedikleri an olacak, öldüğünüz an.
 Pes etmenin biyolojik farkındalığını yaşarken vücudunuz, her noktanız yalnızlığı haykıracak. Önce ciğerleriniz oksijen tarafından yalnız bırakılacak. Ardından kalbiniz temiz kan tarafından, ardından bütün organlarınız hayatın ritmi tarafından... Ölüm sebebiniz yalnızlık olacak. Her bir noktanız çürüyecek, kokacak, ta ki siz yalnızlıktan yok olana kadar.
 Bazıları ise sizin ölmediğinizi, anılarda yaşadığınızı iddia edecekler. Sizle yaşadıkları anlar daha değerli gelecek onlara. Vaktinde düşünmedikleri mimiklerinizi, cümlelerinizi, kitaplarınızı, resimlerinizi... düşünmeye başlayacaklar. Siz hayattayken çevrenizdekilere anlamsız gelen her şey anlamlı olacak, anlamsız olsalar bile. Geride bıraktıklarınız üzerine kafa yorulup, sohbetler edilecek. Vaktinde dinlenmemiş dertlerinize dermanlar üretilecek. Mezarınız süslenecek, içine çiçekler ekilecek, arkanızdan mevlütler okunacak, adınıza belgeseller çekilecek, kitaplarınız aylarca en çok satanlar listesinde olacak, filmleriniz birer kült film haline gelecek, anılarınız göz yaşlarıyla süslenecek... ve bunların hepsi olurken, siz orada olmayacaksınız, ölmüş olacaksınız, yalnız olacaksınız.
 Arkanızdan sizin öldüğünüzü "anılarda, eserlerinde hala yaşıyor" diye reddedenlerin suratına gerçeği çarpacaksınız "siz bunları düşünürken ben yine yanınızda değilim, hiçbir zaman olmayacağım" diye. Fakat sizi yine dinlemeyecekler, anlamayacaklar.
 Ezelden beridir içinizde olan yok olma arzusunu dahi anlamayacak, sizi rahat bırakmayacak, kulaklarınızı hep çınlatacaklar ve her saniye siz daha da yalnız kalacaksınız.

6 yorum:

  1. Özletmiştin..

    YanıtlaSil
  2. yalnızlık gittikçe kırçıllaşan bir kafa, bir elin kaşımasını bekleyen sırt, dokunulmayan göz kapaklarıydı. ve ölüm yalnızlığı, kalplerin hissizleştiği diyarın rahat kollarından kopma düşüncesiyle daha katlanılabilir bir yalnızlıktı belki de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben seni anlayamıyorum

      Sil
    2. Anlayamadığınız ben değil yazdığım yorumsa, yorumumda yalnızlığı kendimce gittikçe kırçıllaşan bir kafa yani yaşlanma ve zamansızlık, bir elin kaşımasını bekleyen sırt yani insanın kendi içinde dokunamadığı yerlere dokunabilecek birini bekleyişi, dokunulmayan göz kapakları yani sevgisizlik olarak tanımladım. Bu tanımdan desteklenerek yazdığınız yazıdan ölüm yalnızlığını en yalnız hissedilen an olarak değil de bu dünyadan ayrılmanın düşüncesiyle birlikte daha katlanılabilir bir yalnızlık olarak değerlendirdim.

      Sil
    3. Anladım sevgili gripanda. Teşekkürler.

      Sil
    4. Ben teşekkür ederim ayrıca eklemeliyim yazınızı zevkle okudum.

      Sil