Tereyağı desem değilsin. Reçel gibi çok, hep tatlı hiç değil. Ekmek kadar gerekli, belki. Üçünü birleştirdiğimde aldığım zevk gibi sen, içimde tereyağı, reçel ve ekmeksin mi desem? Hayır.
Sütü tam kıvamında, şekersiz ve az demli sütlü çay mısın ki desem? Yanındaki fıstıklı çikolata mı, belki üzümlü ve bademli. Yoksa tüm bunlardan aldığım zevksin mi desem? Hayır. Ah, seni anlatmak ne basit.
Açlıktan ölecekken ağzıma attığım bir parça ekmek gibi sen, beni hayata döndürensin mi desem? Belki de içimde kelebeğe dönüşen sen, pır pır uçup beni neşelendirensin sen. Hayır. Kimsin ki sen? İstesem bir fırça darbesiyle resmederim seni hemen. Ah, seni anlatmak ne basit.
Sen, hem yakan hem yanan, beni söndüren. Sen, havadaki iki hidrojen bir oksijen.
Ah, seni anlatmak bu kadar basit.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder